Çok saçma bir yargı, insanlar çocuğu devlet izni ile mi yapmalı, devlet bu sefer karşıt görüşlü insanların çocuk yapmasını engellemez mi? Veya ne yapacak, yatak odalarına kamera takıp inceleyecek mi? Doğumhane’de çocuğu öldürecek mi? Bu gayriresmi işlere yol açmaz mı? Bir insan çocuk sahibi olmak için neden devletten izin alsın? Devlet bu kararı neye göre verecek? Ölçü ne olacak? Hiçbir insanın çocuk sahibi olma duygusu elinden alınamaz, bu zorla kısırlaştırma ile aynıdır. Her kadın anne, her erkek baba olmak isteyebilir. Sen bunu ciddi ciddi mi söyledin bilmem, lakin bunu ciddi ciddi savunan kişiler gördüm.
Teknoloji hayatımıza artık son derece kuvvetle girdi ve bugün bir araştırma yaparsanız, her çocuk küçük yaşta bu ortam ile tanıştı. Ebeveynleri bilinçlendirmenin bir faydası olacağını zannetmiyorum, zirâ kadın işte, baba işte. Çocuklara ya kreş, ya aile büyüğü bakıyor. Aile büyükleri de genellikle başedemiyor. Herkesin ekonomik gücü kreşe yollamaya da yetmiyor. Ebeveynler eve döndüklerinde ise karınlarını doyurup yorgun düşüyorlar. Babanın çalıştığı, annenin ev hanımı olduğu durumda çocuk ile daha fazla ilgilenebilir ama evde yapılacak işlerde mevcut olduğundan dolayı o da bir yere kadar, bu sürede çocuğu da kontrol altına almalı, lakin bu her gün maalesef mümkün değil. Artık eskisi gibi, benim çocukluğumdaki gibi mahalleler toprak yollardan, gecekondulardan, az sayıda nüfus, araç ve hâneden oluşmuyor. Yollar artık asfalt ve kaldırımlı ve işlek, en kötü sokak bile vızır vızır. Evler artık gecekondu değil apartman, bir mahallede tanıdıkların değil artık hiç tanışmadığın kişilerde oturuyor güvenip çocuğu sokakta oynatamazsın. Biz eskiden sokaklarda top oynardık, araba geçmezdi, yollar topraktı, evler gecekonduydu yıllarca orada yaşayan komşularımız ve yerel halktı, herkes birbirini tanıyor ve biliyordu…
Diğer husus ise dört tarafı korunaklı hapishane gibi siteler. Ki siteler genel olarak hem kira, hem de satış fiyatı olarak çok maaliyetli. Herkesin yaşayabileceği bir yer değil ve büyük binalar çocuklara psikolojik olarak olumsuz etki sağlıyor, gökyüzünü görmek özgürlüktür. Bu özgürlük kimseden, bilhassa çocuklardan alınamaz. Bu sebeple benim en nefret ettiğim şey sitelerdir. Bilmem katılıp katılmamak size kalmış ama ben burada “insanların çocuk yapmasını engelleyelim” gibi bir şeyi değil, aksine “çocukların daha iyi yetiştirilebilmesi için eğitim ve sosyal hayatta yenilikler yapalım.” fikrini taşıyorum. Bana göre sorun maddeleri şunlar:
- Sokakların asfalt olması, sokaklardaki araç trafiğini arttırdı.
- Kentsel dönüşüm yolu ile apartmanların inşâ edilmesi yerel halkı bölgeden uzaklaştırdı ve komşuluğu bitirdi. Birbirini hiç tanımayan ve kültürleri hiç kaynaşmayacak kişileri bir mahalleye topladı.
- Siteler ile üst sınıf yaratıldı, site içerisindeki çocuğun dışarıdaki ile kaynaşması, farklı kültürler ve huylar ile tanışması engellendi.
- Kentsel dönüşüm ile yeni apartman ve sitelerin inşâ edilmesi ile birlikte bölgedeki toprak fiyatları katlanarak arttı, apartman kira ve satış bedelleri katlandı, site içi zaten misli ile katlandı. Bunun çözümü bana göre dikey kentsel dönüşüm değildi, yatay kentsel dönüşümdü. Mütaahitler değil, halk desteklenmeliydi. Halk çalışarak toprak satın almalı ve istediği gibi evi belediye onayı ile kendi inşâ etmeliydi. Kat sınırı konmalı ve 3 kattan yüksek yapılara izin verilmemeliydi. Bu toprak fiyatların artmasına ve ev kira ve satış bedellerin artmasına veya bu denli artmasına engel olacaktı. Bugün bir yerden toprak satın aldığınızda topraktan ziyâde orada inşâ edilecek olan mütâhitin vereceği kat karşılığının da hakkını satın alıyorsunuz, size toprağı satan bunu da hesap ediyor ve bu potansiyel gücün fiyatını biçiyor. Arsayı size satan adam, mütahit buraya 3 daire veriyor. Her dairenin fiyatı 2 milyon olsa; 6 milyon, bir de arsa değeri 7 milyon ₺’ye size aslında değeri 1 milyon ₺ olan arsayı satıyor. Üzerine apartman inşâ edilmeden o parayı arsa satın alırken ödüyorsunuz. Bu sebeple düşük gelirli veya orta gelirli insanlar gecekondu tarzı başlarını sokacakları bir yapıyı inşâ edebilecek bir arsa bile satın alamıyor. Bu sorun dikey mimarili kentsel dönüşüm sebebiyle ortaya çıktı, ekonomimizi bozan en temel unsur mütahitlik ve dikey mimarili kentsel dönüşüm oldu.
- Türkiye kurulduğundan beri eğitim sistemi hiçbir vakit tam anlamıyla başarılı olmadı. Eğitim sistemimiz; kendi kültürümüzü, toplum ahlakını ve araştırma hevesini öğrencilere aşılamadı.
- Artık hanımlarında işe girerek çalışması bir ekonomik zorunluluk hâline geldi ve çocuklar kimi vakit evde yalnız, kimi vakit aile büyüklerine emenat edildi (babanne, ananne vb.), kimi vakit durumu biraz daha iyi olanlar ise kreşe verip çocuğu olması gerekenden erken anne kucağından ayırarak, çocuğun en önemli yaşlarında anne şevkâtinden mahrum kalmasına sebep oldu ve psikolojisi bozuk, kültürel bağları zayı ve vicdanı yoksun bireylerin yetişmesi sağlandı.
- Ekonomik durumumuz yetmiyor olmasına rağmen ayağımızı yorgana göre uzatmayı unutup, kredi kartlarına güvenerek lükse kaçtık. Aile ferdlerine ucuz telefon yerine masraflı telefonlar satın aldık. Bazı şeyleri ihtiyacımız yokken satın aldık…
13 yaşından küçük çocukların sosyal medya kullanması ciddi anlamda risk taşır, küçük yaşta yaptıkları şeylerden büyüdüklerinde pişmanlık duyabilirler. Veya daha kötüsü sosyal medyada bıraktıkları ayak izini büyüdüklerinde kaldıramaz hâle gelebilirler. Sosyal medyanın olumsuzluğundan etkilenip psikolojileri bozulabilir, bir yerde söylediğiniz gibi lince maruz kalabilir. Benim aklıma bunun önüne geçmek için net bir fikir gelmiyor, umarım devlet büyüklerimiz iyice araştırıp iyi bir karar alırlar. Ancak bu habere sevindim, olmasını istediğim bir şeydi. Komşuya misafirliğe gitsek bile çocuklar saklambaç, seksek, UNO, satranç, futbol gibi oyunlar yerine oturup tablet ve telefonlardan birbirleri ile Roblox, Brawl, Clash vb. oyunları oynuyorlar. Bu duruma ek olarak bence sosyal medya değil de “cep telefonu ve tablet kullanım süresi” de eklenmeli. Çocukların birbirleri ile sosyalleşmesi sağlanmalı. Tabî genel bir sistem değişikliğide gerekli yukarıda saydıklarım ve söylediklerim bana göre sorunların temel kaynağı. Yukarıyada bir site inşâ hâlindeyken ki fotoğrafını koydum (ki bu sitenin durumu yine fera değil daha beterlerini yüksek ve sık olanları gördüm), bu açıdan dünyaya baktığınızı düşünün, kendinizi nasıl hissederdiniz? Bence hiç gzel bir duygu değil. Elbet bu benim, o da sizin düşüncenizdir. Düşünce çatışmasına girmeye niyetim yok. Ben düşüncelerimi yazdım ve anlattım. Sizde dilerseniz düşüncelerinizi yazar ve anlatırsınız, benim yazdıklarımı siz, sizin yazdıklarınızı ben düşüünürüm. İç muhasebe yaparız burada kedi köpek atışması yapmaya gerek yok, maalesef forumlarda bu kedi köpek atışması çok oluyor, peşinen söyleyeyim dedim. Yani bir yanıt verecekseniz detaylıca fikrinizi, düşüncelerinizi, gözlem, deneyim ve çözüm yollarını bir kere güzelce yazarsınız bu çok daha iyi ve hayrlı. Saygıyla, hoşça kalın.